20 Ocak 2012 Cuma

Facebook Zararlı mı? Onu Zararlı Yapan Biz miyiz?

Yanlış bilinenlerden birisi daha bugünlerde kafamı kurcalamaya başladı.

facebook-hayırSoru:Sosyal medya çocuklar için zararlı mı?

Cevap : Hayır zararlı değil.

Soru: O zaman neden faydalanamıyoruz?

Cevap : Çünkü Biz onu zararlı yapıyoruz.

Gelişen internet dünyasını yakalayabilmek mümkün değil. Her geçen gün yeni bir şey katılıyor hayatımıza. Gelişen ama geliştikçe de önlem alınması gereken .

Okulda öğrencilerimin Facebook hesapları olduğunu öğrendiğim gün başka bir şey daha öğrendim. Tanımadıkları insanları arkadaş listelerine ekledikleri. Mesela ünlü bir kişinin sahte hesabı gibi. Bunun ne gibi zararlar ortaya çıkaracağını daha önce burada anlatmıştım. 

Şimdi ise başka bir yönünden bahsedeceğim. Facebook’daki gruplar ve yazılar.

Çocukların katıldıkları bir çok grup var. Özellikle ilköğretim 2.kademe öğrencilerinin çevrelerinden çok etkilendiği dönemlerde, Facebook’daki gruplardan etkilenmemeleri de elde değil.

Bu gruplardaki yazılar ilk gördüğünüzde çok zararsız ve hatta siz de okuduğunuzda komik gelecek. Ama onlar açısından baktığımızda, gelişimlerini ve sosyal davranışlarını olumsuz yönde etkileyecek. O yazıları bir yaşam şekli olarak görecekler. Ne tür yazılardan mı bahsediyorum?

  • Bu Matematik Bizi Öldürüyor Hocam
  • Senelerdir okula gdip gelirim bir allahn kuluda cikip aga sen napyn kendne gel dmdi
  • Derste uyumak bir sanattır.. :)
  • Tıp okuyacak birisine neden coğrafya dersi verilir ki?
    Hastayı kaybettik ama üzülmeyin dağlar denize paralel. :)
  • Okula Alerjim Var Hocam xD
  • Acaba ders çalışsam mi ?
    A) Hayır
    B) A
    C) B
    D) C
    E) D
  • Hocam 90 Puanı Nerden Kırdınız? ;D
  • Bizde bilirdik taktir , teşekkür almayı
    Maksat ağaçlar kesilmesin ♥ :D
  • Okulda :
    (-.-) (-.-) (-.-) (-.-) (-.-) (-.-) (-.-) (-.-)
    Sınavı Duyunca:
    (O.O) (O.O) (O.O) (O.O) (O.O) (O.O)
    Sınav Sırasında:
    (←.←) (→.→) (←.←) (→.→) (←.←) (→.→)
    Hoca Gelirken:
    (↓.↓) (↓.↓) (↓.↓) (↓.↓) (↓.↓)
    Sınavın Sonunda :
    (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏) (͡๏̯͡๏)
  • Boşuna Uğraşmayın..! ~Ana Sütüyle Adam Olmayan, İnek Sütüyle Hiçbişey Olamaz Arkadaş..!!! :))

Bunları okuduk bize komik geldi ve geçtik. Çünkü biz yetişkin insanlarız. Ahlaki ve vicdani gelişimini büyük ölçüde tamamlamış, doğru ve yanlışı ayırt edebilen insanlarız.

Ama vicdan ve ahlak gelişimleri üzerinde gelişim dönemlerinde olan, çevrenin etkisini daha önemli olduğu bu dönemde bunları okuyan çocuklarımıza okulun, mesleklerin, sınavların, kitapların kötü olmadığını nasıl anlatacağız? Veli ve öğretmenler olarak bizi dinleyecekler mi? Tabii ki hayır. Burada bir zoraki kültürleme söz konusu. Reklamlar gibi düşünün. Reklamları izlediğinizde o şeyi almak istersiniz. Bir çocuğun da her gün girip 2-3 saat geçirdiği Facebook ana sayfasının bu yazılarla kaplı olduğunu düşünün.

Veliler öğretmenlere artık bu sorunlarla gelmeye başladı. Okulu sevmiyor, sınavları sevmiyor, ders çalışmıyor. Sonraki sonuç bu;

Yukarıdaki video Türkiye’de çekilmiş değil. Ama gidişatımızda bunu göstermiyor değil.

Şurada bir ayrım var dikkat etmemiz gereken. Evet çocuklarımız oyun da oynayacak, sosyal medya da kullanacak. Facebook’da da eğlence olacak ama bu türlüsü değil. Oyunlara karşı değilim, aşırılığına karşıyım. Okulla ilgili şakalara karşı değilim, bunların ciddiye alınmasına karşıyım.

Burada önemli olan bu yazıları görmeleri değil, gördükleri zaman doğru ve yanlışı ayırt edebilmeleri, şaka ile gerçeği ayırt edebilmeleri. Bize öğretmen ve velilere düşen görevler, onları incitmeden bu ayrımı ve sonuçlarını onlara anlatabilmek.

Çok ciddi bir noktadayız. Geleceğimizi şekillendirdiğimiz bir noktada çocuklara interneti yasaklayarak hiç bir şey kazanamayız. Sadece doğru kullanmayı öğretebiliriz.

Yapabileceğimiz şeylerden birisi ise özellikle Facebook’da böyle bir içeriği gördüğümüzde içeriği şikayet etmek, grubu şikayet etmek ya da spam olarak bildirmek.

12 Ocak 2012 Perşembe

Şili semalarında kuyruklu yıldız gösterisi


Güneş'i sıyırıp geçen diğer pek çok kuyruklu yıldızın aksine eriyip yok olmayan Lovejoy olağanüstü görüntülere yol açtı.

Lovejoy kuyruklu yıldızı Güneş'e çok yakın geçmesine rağmen erimekten kurtulmayı başarmasının ardından Güney Yarımküre göklerinde çok güzel görüntülere yol açtı.

Şili'deki Paranal Gözlemevi'nden bir araştırmacı alacakaranlıkta ufukta beliren kuyruklu yıldızın gökyüzünde diğer yıldız ve bulutsularla dansını görüntüledi.

Adını keşfeden amatör gözlemciden alan kuyruklu yıldız yörüngedeki Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan da izlendi.

Güneş'e yaklaştıkça görünür hale gelip parlaklığı artan Lovejoy'un kuyruğu, sönükleşmeye ve uzamaya devam ediyor.

Gökbilimciler Güneş'ten uzaklaşan Lovejoy'un sanılandan çok daha büyük olduğunu belirtiyorlar.

11 Ocak 2012 Çarşamba

Evrenin şifresi bu taşta mı?



Rusya'ya düşen bir meteoru inceleyen bilim adamları, evrenin doğuşuna ışık tutacak bilgiler arıyor..

Rusya'da bulunan bir meteor parçasını inceleyen bilim adamları, dünyada oluşandan farklı bir yapıda "quasicrystal"ler içerdiğini keşfetti. İsrail Teknoloji Enstitüsü'nden Daniel Shechtman'ın keşfettiği ve ona 2011 Kimya Nobel Ödülü'nü getiren "quasicrystal" yapısı, sıradan kristallerden farklı olarak anti-simetrik yapıda ya da diğer bir deyişle, quasicrystallerin dokusu var. Fakat bu doku simetrik değil ve bir yönde kendini bir kereden fazla tekrar etmiyor.

Ulusal Bilim Akademisi yaptığı açıklamada "Elimizdeki delil gösteriyor ki quasicrystaller astrofiziksel koşullar altında doğal olarak oluşabiliyorlar ve kozmik seyahatlerinde bile doğal yapıları bozulmadığı için bize doğal oluşumları ve stabiliteleri hakkında eşsiz bilgiler veriyorlar." dedi.

Araştırmacılar kayada stishovite minerallerine de rastladılar; bu mineral sadece iki meteorun çarpışmasında ortaya çıkacak kadar yüksek basınç ve ısı altında oluşuyor.

"Açıkça görülüyor ki bu form ancak aşırı çevre koşulları altında hiper hızlar altındaki çarpışmalarda meydana gelebilir. Bu stishovite quasicrystaller içeriyor ve bu quasicrystaller ekstrem basınçlar altındaki bir olay sırasında ya da öncesinde meydana gelmiş" diyor araştırmacılar.

Bu bulgular ışığında, bilim adamları bir iyon tabancası ile quasicrystalin etrafındaki oksijen izotoplarını ve oksit minerallerini iyon yağmuruna tuttular ve bu sayede maddenin dünyada mı yoksa dış uzayda mı oluştuğunu incelediler.

Deneyler sonucunda maddenin dış uzaydan geldiği kanıtlandı ve şimdi bilim adamları bu yapının nasıl oluştuğunu bulmaya çalışıyorlar. "Bu örnekteki bulmacanın parçaları yerine oturdukça sadece quasicrystal yapısının kökeni değil, güneş sisteminin ve evrenin oluşum evreleriyle ilgili bilgiler de gün ışığına çıkacak" diyor araştırmacılar.

10 Ocak 2012 Salı

Mikroplar bizi uzaya götürecek!



Uzaya insanla yapılacak yolculuk planlarında iki önemli problem sürekli tartışma konusu olmuştur: Sağlık ve yakıt.

Bu iki problem çözülmedikçe bu tür misyonların sadece bilimkurgu filmlerine konu olacağı bir gerçektir. Amerikan ordusunun desteklediği bir araştırmanın sonuçları yakıt problemine potansiyel bir çözüm getirmişe benziyor.

“Geobacter sulfurreducens” isimli bir anaerobik bakterinin metal kullanarak enerji ürettiği, bu enerjinin belki bir roketi uçuracak kadar değil ama büyük bir pili sürekli şarj edebilecek kadar yeterli olabileceği açıklandı.

Yapılan denemelerde bakterilerin oluşturduğu enerjiyle 1 kiloluk bir yükün rahatlıkla sağa sola hareket ettirilebileceğini gözlemleyen bilim adamı Gregory Scott, araştırmasına gereken maddi desteği özellikle denizcilerden sağlamış durumda.

Bu tür enerjinin özellikle denizcilikte daha çok işe yarayacağını, su üstünde yaptıkları denemede bir sandalı kolayca yüzdürebileceklerini saptadıklarını söyleyen Scott, yaptığı basın toplantısında, “Aynı şey uzayda da geçerli. Sürtünmenin yok denecek kadar az olduğu ortamlarda bu enerjiyi kullanmak, yakıttan çok kâr edilmesini sağlayacaktır” dedi.

Tabii bu projede en çok dikkat edilmesi gereken şey “kontaminasyon”. Metal yiyen bir bakterinin çok özel bir metal sistem içerisinde hapsedilmesi ve kontrolü, düşünülmesi gereken önlemlerden. Bakterinin bulunması gerektiği yerin dışına sızması, tüm misyonu bir “katastrof”a dönüştürebilir.

9 Ocak 2012 Pazartesi

Karanlık madde aydınlanma yolunda



Evrenin en uzak derinliklerinden gelen ışık tahlil edildi ve haritalaştırıldı. Sonuç, "Karanlık maddenin doğasını ve evrenimizdeki galaksilerle ilişkisini anlamaya daha yakınız" sözleriyle ifade edildi.

Uluslararası bir astronom ekibi, evrenin yüzde 25'ini oluşturan esrarengiz karanlık maddenin şimdiye kadarki en kapsamlı haritasını yapmayı başardı.

Araştırma ekibinin sözcüleri, İskoçya'daki Edinburg Üniversitesi'nden Catherine Heymans ve Kanada'daki İngiliz Kolombiyası Üniversitesi'nden Ludovic Van Waerbeke, sunumlarını, ABD'nin Austin kentindeki Amerikan Astronomi Vakfı konferansında yaptılar.

Sunumda, bu gözlemlerin sonuçlarının uzun zamandır beklendiği belirtilerek, karanlık maddenin görünmez doğasından dolayı bu çalışmaların bilgisayar simülasyonları temelinde yapıldığı kaydedildi.

Astronomlar bu haritayı, uzayın dört değişik bölgesindeki yaklaşık 10 milyon galaksiyi analiz ederek yaptılar.

Gözlemlenen bölge, 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin edilen evrenin yaklaşık yarısına karşılık gelen 6 milyar ışıkyılı (1 ışıkyılı: 9,4 trilyon km) uzaklığında bir mesafeyi kapsıyor.

Bilim adamları, karanlık maddeyi tespit edebilmek için, bu galaksilerin yaydığı ve Dünya'ya ulaşmak için yaptıkları uzun yolculuk sırasında karanlık madde kütleleri tarafından yolları değiştirilen ışığın eğilip bükülmesini incelediler.

Bu çalışmanın, evrendeki karanlık maddenin tüm yönlerde büyük ölçekli ilk gözlemi olduğu belirtiliyor.

Catherine Heymans çalışmayla ilgili, "Evrenin en uzak derinliklerinden gelen ışığı tahlil ederek, Dünya'ya varmak için katettiği güzergahı belirleyebildik ve böylece karanlık maddeyi şimdiye kadar hiç yapılmadığı şekilde haritalaştırdığımızı düşünüyoruz. Karanlık maddenin doğasını ve evrenimizdeki galaksilerle ilişkisini anlamaya daha yakınız" dedi.

Ludovic Van Waerbeke de, "Karanlık maddenin nasıl dağıldığını bilmek, doğasını ve fiziğin bizi bildiğimiz şu anki haliyle nasıl bütünleştiğini anlamakta ilk aşama" diye konuştu.

Bu kadarına ancak


Uzaydan aşağı bırakılan iPad'in hali...

iPad'e çektirdiği eziyetlerle bilinen firma, bu kez onu uzaydan yeryüzüne fırlattı. Ve sonuç...

iPad'e uyguladığı işkence testleriyle tanınan firma G-Form, bu kez iPad'i 30 kilometreden yüksek bir mesafeden yere bıraktı.

Dünyanın ve uzayın bir arada göründüğü yükseklikten atılan iPad, paraşütüyle yeryüzüne başarılı bir iniş yapıyor. yolculuğu yalnız başına tamamlayan iPad'in kayalık bir alana düşmesine rağmen burnunun bile kanamadığını videomuzu izlediğinizde sizler de göreceksiniz. Yeni bir iPhone kılıfını da CES 2012'de tanıtmaya hazırlanan G-Form, bakalım başka hangi cihazları stratosfere gönderecek.

Uzaydan düşen iPad çalışmaya devam etti!


                                                                                            VİDEO


Kainatın Yaşı Tekrar Hesaplandı


Bilim insanları kâinatın gizemlerini araştırmaya devam ediyor. Yapılan son araştırmalara göre kâinatımız 13,75 milyar yaşında.

Son araştırmalar kâinatın yaşının 13,75 milyar yıl olduğunu ortaya koydu. Alman Bonn Üniversitesi'nin Amerikan Stanford ve Kaliforniya Üniversiteleri ile birlikte yürüttüğü araştırmada Hubble uzay teleskobunun görüntüleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirildi. Bonn Üniversitesi'nden Dr. Sherry Suyu hesaplamalarına göre kâinatın 13,75 milyar yaşında olduğunu belirterek, hata payı ile ilgili olarak ‘en fazla 170 milyon yıl daha yaşlı, ya da 150 milyon yıl daha genç' dedi.
Araştırma ekibi çekim lensleri yardımıyla kâinatın ne hızda genişlediğini ve ‘Büyük Çarpışma'nın ardından geçen zamanı hesapladı. Daha önceki araştırmacılar hesaplamalarında kâinatın düz ve kavissiz olduğunu varsaymışlardı. Dr. Suyu ve çalışma arkadaşlarının hesaplamaları bu varsayımın gerçekten de doğru olduğunu ortaya koydu.
"Karanlık enerji" araştırılıyor
Araştırmada kâinatın giderek daha hızlı bir şekilde genişlemesine yol açan gizemli ‘karanlık enerji' ile ilgili de yeni bulgular elde edildi. Dr. Suyu, yaptıkları hesaplara göre kâinatın yüzde 72'sinin ‘karanlık enerji'den oluştuğunu, bu enerjinin nasıl göründüğü ile ilgili bir fikirlerinin olmadığını kaydetti. Bilim dünyasında sözkonusu ‘karanlık enerji' ile ilgili çalışmalar tam hız sürüyor.

Kaynak: Ntvmsnbc

İrlanda, 'kutup ışıkları'nı bekliyor!



İrlanda'daki gök bilimcilere göre, gökyüzünde "hayaletlerin dansını" seyretmek isteyenlerin bu yıl kutup bölgelerine kadar gitmesine gerek kalmayacak.

İrlanda'nın Donegal bölgesinden gök bilimci Brendan Alexander, yılın bu zamanlarında özellikle kutup bölgelerinde geceleri görülen ve hareketli ışık oyunlarıyla gökyüzünde büyülü görüntüler oluşturan "aurora"ların (kutup ışıkları) 10 yıl aradan sonra, bu yıl İrlanda'dan da izlenebileceğini söyledi.

Brendan Alexander'a göre, İrlanda'da nadir görülen "kutup ışıkları"nın 21 Mart'a kadar ülkenin özellikle kuzey kesiminde, şehir ışıklandırmalarının daha az olduğu yerlerde gözlenebilme olasılığı yüksek.

11 yıllık güneş döngüsünün en yoğun zamanlarında, dünyanın manyetik alanı ile güneşten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan bu ilginç doğa olayı, güney ve kuzey kutuplarına yakın bölgelerde görülüyor ve özellikle fotoğraf meraklıları tarafından heyecanla bekleniyor.

"Bu gezegenden çıkmak zorundayız"!



Dünyaca ünlü İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, insanlığın geleceğinin gezegenler arası seyahatin mümkün hale gelmesine bağlı olduğunu söyledi.
   
Hawking'in 70. yaşına basması onuruna öğretim üyeliğini yaptığı Cambridge Üniversitesinde konferans düzenlendi.

"Evrenin Durumu" adlı konferansa, sağlık durumunun el vermemesi nedeniyle bizzat katılamamasına karşın, toplantıyı internet üzerinden yapılan canlı yayınla izleyen Hawking, gönderdiği konuşma kaydıyla da konferansta kendisini görmeyi ümit eden dinleyicileriyle buluştu.

Konuşma kaydında, gezegenler arası seyahatin mutlaka gerçekleştirilmesinin insanlık için büyük önem taşıdığını savunan Hawking, yaşadığı gezegenin dışına yayılamaması durumunda insanoğlunu zorlu bir geleceğin beklediğini ileri sürdü.

"Aşağıya ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakmayı aklınızda bulundurun. Gördüğünüzün anlamını kavramaya çalışın ve evreni neyin yarattığını merak edin. İlgili olun" diye konuşan Hawking, "Yaşadığımız bu narin gezegenin ötesine gitmeyi başaramamamız durumunda bir bin yıl daha daha hayatta kalacağımızı sanmıyorum" dedi.

21 yaşındayken tedavisi olmayan "Amyotrofik lateral skleroz (ALS)" adlı sinir hastalığına yakalanan ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Hawking'in birkaç yıl içinde öleceği tahmin edilmişti. Bu hastalıkla yaklaşık 50 yıldır mücadele eden matematik ve fizik profesörü Hawking, "Zamanın Kısa Tarihi" gibi çok sayıda önemli esere imza attı.

8 Ocak 2012 Pazar

3 bin kişi ayda arsa aldı



Çek Cumhuriyeti'nde üç bin kişi ayda arsa satın aldı. Arsalar 20 ile 40 dolar arasında alıcı buldu.

Macar Haber Ajansı (MTI) tarafından duyurulan haberde, Galaktik Ajansı isimli Çek şirketi tarafından satışa sunulan ay arsalarına Çek Cumhuriyeti'nde büyük rağbet olduğu belirtildi.

Arsaların 373 ila 777 kron (yaklaşık 20 ile 40 dolar) arasında satıldığı açıklanırken, Çek vatandaşlarının aydaki arsaları sevdiklerine hediye amaçlı satın aldıkları kaydedildi.

Bugüne kadar 3 bin Çek vatandaşının ayda toplam 12 bin kilometrekare arsa satın aldığı ifade edilen haberde, Çek vatandaşlarının ayın yanı sıra Venüs ve Mars'ta da arsa satın aldığı belirtildi.

Haberde, sözkonusu arsalar ile satın almaların hukuki geçerliliği gibi konular yer almadı.

7 Ocak 2012 Cumartesi

'Aydan gelen mineral' yeryüzünde bulundu!


Ay'dan getirilen son minarel de Dünya'da bulundu.

1969'da Apollo astronotlarının Ay'dan getirdiği ve "ay minerali" olarak adlandırılan üç maddeden sonuncusu da Dünya'da bulundu. Avusturlayalı paleontolojist Birger Rasmussen, sadece Ay'da bulunduğu sanılan "tranquillityite" mineralini Batı Avusturalya'da 1 milyar yaşındaki bir kayalar buldu. Astronotlar Ay'dan Dünya'ya geldiklerinde yanlarında, armalcolite, pyroxferroite ve tranquillityite adında üç mineral getirmişlerdi. İlk ikisi Dünya'da bulundu. Ancak sonuncusuna bugüne kadar rastlanılmamıştı. O yüzden ona "ay minerali" adı verlmişti.

Rasmussen minerale Batı Avusturalya'da altı bölgede rastlandığını açıkladı. Rasmussen mineralin sanıldığından daha geniş alanda rastlandığına dikkat çekerek bunun da Ay ile Dünya'nın aynı kimysal süreçten geçtiğinin ispatı olduğunu söyledi.

Satürn'e uyduyu uçak yerleştirecek



İnsansız hava araçlarına benzer bir taşıt, bilim adamlarına yardımcı olacak.

ABD'nin Afganistan ve Pakistan'da kullandığı insansız hava araçlarına (İHA) benzer bir pilotsuz uçak, Satürn'ün en büyük uydusu Titan'ı keşfetmekte bilim adamlarına yardımcı olacak.

ABD'nin Idaho Üniversitesi'nde tasarımı yapılan ve "Aviatr" adı verilen proje 715 milyon dolara mal olacak.

Sadece 120 kilo ağırlığındaki insansız araç, kalın ve bulutlu atmosferinden dolayı bilim adamlarını heyecanlandıran Titan'ın yüzeyinin üç boyutlu fotoğraflarını çekmek üzere tasarlandı.

Daily Mail gazetesinin haberine göre, plütonyum ile çalışan uçak, görevinin sonunda yüzey ısısı sıfırın altında 178 derece civarında olan Titan'ın kumullarına iniş yapmaya çalışacak.

Titan çekim gücünün göreceli olarak düşük ve atmosferinin kalın olmasından, ağır bir uçaktan daha uzun süre havada kalması beklenen Aviatr'ın, istenen irtifaya erişebilmesinden ötürü bu Satürn'ün uydusunun keşfinde bir balondan daha uygun olduğu düşünülüyor.

Titan keşif uçağı, Dünya'ya görüntü geçerken süzülerek enerji tasarrufunda bulunacak.

Rus uzay aracı 15 Ocak'ta düşecek!



Rusya'nın 9 Kasım'da Mars'a gönderdiği, ancak Dünya'nın yörüngesinden ayrılmayı başaramayan uzay aracının parçalarının 15 Ocak'ta düşmesi bekleniyor.

Interfax ajansının haberine göre, Rusya askeri uzay kuvvetleri sözcüsü Aleksey Zolotuhin, Phobos-Grunt uzay aracının parçalarının 15 Ocak'ta düşeceğini gösterdiğini belirtirken, nihai tarihin dış etkenlere göre değişebileceği uyarısında bulundu.

Rus yetkili, şu an Dünya'dan 184 kilometre ve 224 kilometre arasındaki bir uzaklıkta bulunan 13,5 tonluk uzay aracının atmosfere girdikten sonra 20 ila 30 parçaya ayrılmasının beklendiğini söyledi.

Rusya tarafından Mars'ın uydularından Phobos'a gönderilen, ancak motoru arızalanınca Dünya'nın yörüngesinde kalan uzay aracının daha önce 14 Ocak'ta Afganistan'a düşeceği iddia edilmişti.

Rus Ria Novosti ajansı, Amerikan askeri kaynaklarının hesaplamasına göre, Phobos-Ground'un 14 Ocak'ta TSİ 00.27'de atmosfere gireceğini ve Afganistan'ın güneybatısındaki Mirabad yakınlarına düşeceğini duyurmuştu.  

Mars'a 6 bin kilometre mesafede yörüngede bulunan Phobos'un kökenini ve Mars'ın atmosferini incelemek için, numune toplamaya yarayacak bir bilimsel alet ve Dünya'ya dönüşü için modülün bulunduğu bir sondayla birlikte 9 Kasım'da fırlatılan Phobos-Grunt, motorunun arızalanması yüzünden Dünya'nın yörüngesinde takılıp kalmıştı.

6 Ocak 2012 Cuma

Hawking'in çözemediği sır: Kadınlar



70. yaşını kutlamaya hazırlanan Stephen Hawking, "en çok neyi düşünürsünüz?" sorusuna "kadınları" yanıtı verdi.

 İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, pazar günü 70. yaşını kutlayacak.

Cambridge Üniversitesi'nde sadece Isaac Newton'un (1642-1727) başkanlığını yaptığı kürsünün başkanı olan Prof. Hawking'le ilgili Amerikan Associated Press ajansı bir haber geçti.

Habere göre Hawking, konuşmasını sağlayan cihazın 'Amerikan İngilizcesi' ile çalışmasından nefret ediyor.

21 yaşındayken tedavisi olmayan ALS hastalığına yakalandığı için konuşamayan Hawking, tekerlekli sandalyesiyle yüz hareketlerini gören elektrik gözü (sensör-almaç) aygıtının çevirdiği cümlelerle konuşabiliyor.

Konuşma özründe İngiltere İngilizcesini aradığını söyleyen Hawking, bir hafta önce daha anlaşılır olması için kullandığı aygıtı geliştirecek uzman aradığını dünyaya açıklamıştı.

Hawking'in ALS hasatlığı ile bu yaşa gelmesinin mucize olduğu açıklaması ise, Londra Kraliyet Yüksekokulu Motor Nöron Hastalığı Tedavi-Araştırma Merkezi'nin müdürü Ammar Çelebi'den geldi. Çelebi, "Evrenin sırlarını çözme yoluna giren Stephen Hawking'in hastalığıyla yaşamada büyük sır bıraktığını" söyledi.

KADINLARIN SIRRI
'Zamanın Kısa Tarihi' kitabının yazarı Hawking, New Scientist dergisinin 'en çok neyi düşünürsünüz?' sorusunu da, 'kadınları' diyerek yanıtladı ve şakayla karışık, "Evrende topyekun büyük sır onlarda" ifadesini kullandı.

Hawking'in pazar günü Cambridge Üniversitesi'nde kutlayacağı 70. doğum günündeki 'Evrenin Durumu' konulu toplantıya, İngiliz astronom Royal Martin Rees, Nobel fizik ödülü sahibi Saul Perlmutter ile kuramsal fizikte dünya uzmanı Kip Thorne da katılacak.

Yapay Zeka Ders Notları

i-robotBir zamanlar Yapay Zeka dersi almışlığım vardır. Daha öncesinde burada ders için hazırladığım karışık posteri yayınlamıştım. Hard diskte o dosya senin, bu klasör benim dolaşırken rastladım. Bazı şeyleri blogda saklamak, aradığında bulmakta kolay oluyor. Bu sebepten ötürü paylaşıyorum.

Sanırım 2. dönem için hazırladığım ders notuydu bu.

İçerdiği konular;

  • PERCEPTRONLAR
  • PERCEPTRON ÖĞRENME KURALI
  • Geri Yayılımlı Öğrenme (BACK PROPAGATION)
  • GERİ YAYILIM ALGORİTMASININ İŞLEM ADIMLARI
  • GENETİK ALGORİTMALAR
  • KROMOZOMUN ŞİFRELENMESİ (ENCODİM)
  • GEN TAKASI VE MUTASYON
  • EBEVEYN SEÇİMİ
  • KARINCA KOLONİSİ
  • BULANIK MANTIK
  • KÜME İŞLEMLERİ
  • BULANIK İLİŞKİLER

 

KPSS yerine yapay zeka dersi almayı tercih ederim bu ayrı konu tabii ki.

Dev obruk bilim adamlarını harekete geçirdi!


Zonguldak'ta oluşan obruğun basına yansımasının ardından bilim adamları bölgede araştırma yaptı.

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi(ZKÜ) Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Kutoğlu, ZKÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Hülya Keskin ve genç öğretim üyelerinden oluşan araştırmacı ekip, yılbaşı gecesi oluşan dev obruğu yerinde inceledi.

Merkez ilçeye bağlı Gelik Beldesi Ayiçi Mahallesinde evlerin arasındaki bahçede oluşan obruğun görünen derinliğiningörünen kısmının 25 metre civarında olduğunu kaydeden bilim adamları, daha önce yetkililere Zonguldak bölgesinde bu tür oluşumları rapor olarak sunduklarını, bu bölgelerin imara kapatılması gerektiğini dile getirdi. 6 gündür korku içinde yaşayan mahalle sakinleri bilim heyetine, bölgedeki diğer obrukları gösterdi.

YETKİLİLERE RAPOR SUNMUŞTUK

Kutoğlu, "Bu bölge daha önceden tespit ettiğimiz riskli yerlerden biriydi. Zonguldak'ın çok çeşitli yerlerinde buna benzer durumlar sözkonusudur. Çeşitli dönemlerde resmi organlara bu tarz yerleri raporladık. Raporumuzda bu gibi tehlikelerin oluşabileceğine değinmiştik. Bizim beklentilerimiz dahilinde gelişen bu olay, Zonguldak madenciliğinin yanı sıra ülkede en zengin mağaraların ve karstik boşlukların bulunduğu bölgelerden bir tanesi. Yerlerşimlerimizin bir çoğu kireç taşı tabakası üzerine kuruludur." diye konuştu.

Kutoğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Biz burada ölçüm yapıp oluşumları kendi haritalarımıza işleyeceğiz. Ama bilinmesi gerekir ki burada olay çok ucuz atlatılmış. Çok daha yoğun yerleşim olan yerlerde buna benzer hadiseler gelişebilir. Çünkü biz bunları daha önce bu tip hareketlerin ön belirtilerini ölçebiliyoruz. Vatandaşlarımızdan aldığımız bilgiler dahilinde kanalizasyon atıklarının da mağaralara akıtıldığını belirtiyorlar. Bu doğruysa tehlike daha da büyüyebilir. Öncelikli olarak kanalizasyon sistemi elden geçirilmelidir. Allah korusun binaların altında da obruk oluşabilir. Binaların altında da boşluklar var mı incelenmesi lazım. Bunu ölçebilecek teknoloji var. Yetkilileri bu konuda gerekli araştırmayı yapmaya davet ediyorum. Biz 5 yıldır bu bölgenin risk taşıdığını yetkililere bildiridk. Zonguldak'ın çok yoğun yerleşim yerinde de böyle risk taşıyan yerler var. Şimdi ismini vermek istemiyorum. Zonguldak kireç taşı tabakası üzerinde bulunsuğu için risk var. Yağmur sularının ardından bu tür gelişmeler yaşanabilir. Risk taşıyan bölgelerde en azından imara açılmaması gerekiyor."

Kutoğlu, derinliğin ölçülebilen kısmının 25-30 metre olarak göründüğün, incelemelerinin sürdüğünü kaydetti.

"ASLINDA BU TÜR MAĞARALAR TURİZM ZENGİNLİĞİDİR"
ZKÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Hülya Keskin ise "Karbonatlı taşlar ve kireç taşları suyla temasa girdiğinde eriyebilen malzemelerdir. Doğal olarak obruklar, mağaralar ve daha büyük mağara sistemleri oluşabiliyor. Bunu da sadece kötü bir durum değil de doğanın bir zenginliği olarak görmek lazım. Aslında Zonguldak bölgesi bu açıdan çok zengin bir yapıya sahip. Fakat bu tür ortamlara yerleşim yapılmaması gerekiyor." dedi.

"MAHALLE SAKİNLERİ KORKU İÇİNDE"
Mahalle sakinlerinden Ercan Şanlı(43), "Yılbaşı gecesi saat 24.00 sıralarında aniden çöküntü oldu. Sabah baktığımızda 10 metre çapında olan obruk 25 metreyi geçti. Bu durum hepimizi korkutuyor. Yetkililerin buna bir çare bulmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.

Maya takvimiyle ilgili en son iddia



Yeni yıla girilmesiyle, Maya takviminin kehanetleri hakkında sayısız teori de ortaya döküldü.
 Yaygın görüşler 2012'de dünyanın yok olacağı ya da insanlığın mutluluk ve gelişim çağına gireceği yönünde.

En son teori ise sanılanın aksine takvimin hiç de önemli bir olaya işaret etmediğini öne sürüyor.Time dergisinde Robert Landau imzasıyla yayımlanan habere göre, Maya takvimi kozmik bir olayın başlangıcını ve sonunu göstermiyor. Aksine, takvim, M.S 603 ile 683 yılları arasında yaşamış Maya Kralı Büyük Pakal’ın doğum gününe göre ayarlanmış.


Landau'nun, Latin Amerikalı arkeologların bulgularına dayandırdığı iddiası şöyle:

“Haab” adıyla bilinen, 5 bin 125 yıllık Maya takviminin, 21 Aralık 2012’de sona ermesi, birçok uzman tarafından yaratılış döngüsünün sonu olarak kabul ediliyor. 394,26 yıla denk gelen “baktun” adındaki dönemlere bölünen Maya takvimi, bu tarihte 13’üncü "baktun"u tamamlamış olacak.


Ancak takvimin sona eriş tarihi, sanıldığı gibi kozmik bir olaya değil, tamamen politik bir karara dayanıyor olabilir. Meksika’nın Chipas eyaletindeki antik Maya kenti Palenque’de çalışmalar yapan Alonso Mendez, Büyük Pakal’ın doğum gününü, “ilahi bir dönüm noktası” olarak işaretlemek istediği için “baktun”ları oluşturduğunu savunuyor.

TAKVİMİ YENİDEN UYARLADILAR
Mendez, matematik ve astronomi alanında çok ileri olan Mayaların, krallarının isteğini yerine getirmek için Orion takımyıldızının hareketlerini inceleyerek baktunları belirlediği görüşünde.

Aynı zamanda gökbilimci olan Mendez, “Mayalar, bu takvimi yapabilmek için, bir önceki yaratılış döngüsünü belirlemek zorundaydı. Palenque kalıntılarında, bu dönemin ‘kozmosun yeniden organizasyonuyla’ sona erdiği belirtiliyor. Buna, ‘bir evin metaforik olarak yeniden oluşturulması’ da denebilir. Bu dönem, 13 "baktun"la sona erdiği için, yeni dönem de 13'üncü "baktun"la tamamlandı” dedi.


NASA tarafından California Üniversitesi’nde yürütülen araştırmanın da bir parçası olan Mendez, “Mayalar sadece geçmiş için değil, gelecek için de konuşan bir takvim hazırladı… Bana göre, Pakal, Maya mitolojisini yeniden uyarlayarak, kendisine ilahi bir yer açmak istedi” yorumunu yaptı. Kısaca, Büyük Pakal siyasi kararların tarihi nasıl değiştirebileceğine yönelik önemli bir örnek oluşturmuş olabilir.


Chipas’ta çalışmalar yapan bir diğer arkeolog Nancy Orr ise “İnsanlar Maya takviminin sona ermesini Dünya’nın sonu olarak kabul ediyor. Oysa bu tarih, yeni bir ruhani dönemin başlangıcına işaret ediyor” ifadesini kullandı.

5 Ocak 2012 Perşembe

Çalışın Köleler

soru-isaretiYine yeni bir yıldan, yine yeni bir yazıdan merhaba.

Yıllar bizi beklemeksizin akıp geçerken ben 1-2 yıldır yerimde sayıyorum. (Hiç de sevmediğim bir durum aslında)

SSSSS’ler yakamızı bırakmadı. Köle misali çalışıyoruz hala. KPSS’ye kadar sınavlardan hiç şikayet etmemiştim. Sınavlardan şikayet etmeyi de sevmem aslında. Ama eğitim sisteminin bozuk tarafına rastladığınız anda ipler kopuyor. Üniversite’de eğitim bilimleri derslerini yeterli derece almadığımızdan dolayı, KPSS’de yerimizde saymaya devam diyoruz. Aldığım eğitimin bozuk tarafı bu oldu. Eğitim Fakültelerindeki eğitim dersleri yeterli değil. Umarım Öğretim üyeleri de bunun farkına varır.

Her neyse; gelelim dershane sistemine.

Orta büyüklükte bir ilçede yaşadığım için KPSS dershanesi konusunda sıkıntı yaşadım. Burada ki dershane öğretmenleri şehir dışından gelip gidiyorlar, (genellikle Ankara, Çorum) bu ise verimli olmuyor. Eğitim ueBilimleri zaten felsefi bir konu. –sözel derslerim hep ezberleyerek geçti- Bu kez iyi bir eğitim almak istiyorum. Geçen yıldan aklımda olan uzaktan eğitim dershane sistemine üye olmaya karar verdim. (bknz: http://www..uzaktanegitim.gen.tr) Uzaktan eğitim sistemi hakkında az çok bilgim ve deneyimim var. (6 aylık uzem deneyimi sonucu)

Sistemden bahsetmek gerekirse;

  • Evden ders dinlemek çok rahat
  • İstediğin kaliteye ulaşmış olmak vicdanen rahatlatıcı
  • Dershaneye gitmek için zaman kaybı yok
  • Dersleri tekrar tekrar izleme imkanı var

Eksilerine gelince;

  • İnternetinizde kesintiler olursa ders saatinde canlı dersi kaçırabiliyorsunuz. (İyi ki ders kayıtlarını izleyebiliyoruz.)
  • Bazen hocalardan sorularımıza cevap alma süremiz uzayabiliyor.
  • Online sisteme ekledikleri yaprak test vs. soru sayısı az.

Bilgisayarcı gözünden sisteme gelince; (umarım bunu okuyanlar kızmaz)

  • Öğrencilerin Bilişim teknolojileri konusunda kendi yetersizliklerini bazen uzaktan eğitime mal edebiliyorlar.
  • Sistemde teknik olarak gördüğüm eksik ve açıklar var. (yazılımsal-web tabanlı eksikler)
  • Sistem kendi içinde forum benzeri bir şey kurulabilir. (öğrenci etkileşimi açısından.)connect-logo
  • Adobe Connect üzerine diyecek sözüm yok zaten. (Böte Kurultay toplantılarında da kullanırdık.) Sorunsuz, tam çözüm getiren bir sistem. (Bildiğim kadarıyla MEB’de bazı toplantılarını Adobe Connect üzerinden gerçekleştiriyor)

Bana gelen geri bildirimler;

Bu sisteme kayıt olduğumu söylediğimde, bir çok kişi (sbs’den kpss önlisans’a kadar) kendi sınavları içinde aynı dershane sistemi olup olmadığını ve benim bu sistemi nereden öğrendiğimi sordular. (Bilgisayar ve internet konusunda bir şey olurda benim gözümden kaçar mı?)

Aslında sadece İhtiyaç değil, diğer büyük dershanelerinde benzer sistem kurmaları gerekli bence. KPSS ve hatta SSSSS’ler hayatımızda oldukça buna ihtiyacımız var. Eğitim sistemimiz bize yeterli bilgiyi vermeyip, SSSSS’lerde istediği için bunlara ihtiyacımız var.

Bence bu sistemler daha iyi geliştirilebilir ve daha iyi sonuçlar alınabilir. Her derste aklıma, şuraya keşke bunuda ekleselerdi, bu konuda falan olabilirdi, şu konu için böyle bir animasyon daha kalıcı olabilirdi (özellikle öyt’de teknikleri anlatırken basit flash animasyonlar koyulabilirdi –gif’ler yerine) şeklinde düşünmeden edemiyorum. SSSSS dertlerim bittiğinde bu aklımdan geçen her bir şeyi tek tek yazmak (program yazmak anlamında) istiyorum.

Technected-The-Mobile-ClassroomEğitim Teknolojisi çok gerekli olmaya başladı, ve ciddi anlamda kalıcılığı da sağlayan bir sistem. Bazen ütopik fikirler aklıma gelmiyor değil. Bir okulda fatih projesi gibi bir sistemi bana bırakacaklar, ne etkinlikler, hazırlardım. Benim gibi düşünen BÖTE’liler olduğuna da eminim.  Bunun ilk farkına vardığımda üniversite 2.sınıfta ilköğretim 1.sınıf için harf tablosu hazırlıyordum. (eğitsel yazılım ödevi). Öğretim teknolojisinin hala tam bilinen ve uygulanabildiğini düşünmüyorum Fatih projesinde de aynı şekilde uygulanabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Öğretim teknologları proje içine alınmadı henüz.

Sonuçta bu SSSS’ler yüzünden her gören bize üstü kapalı “çalışın köleler nihahaha” tarzı söylüyor ya da bakıyor.

Konudan konuya atladığım yazımı sonlandırıyorum. Yeni yılın ilk günleri, ilk kafa karışıklıkları ile ilk 2012 yazımı da yazdığıma göre SSSSS kitaplarıma geri dönebilirim. Eğer bıkmadan bu yazıyı sonunda kadar okuduysanız teşekkür ederim.

Bilişimli Günler….

not: hafif reklam kokan hareketler gibi oldu ama işte az çok bildiğimiz bir sektörü de eleştirmeden olmaz değil mi?