26 Şubat 2011 Cumartesi

Susan Yazı...

görsel
Tunus, Mısır ve Libya'daki olayları sizler de benim gibi içiniz cızlayarak takip ediyorsunuz değil mi? Ortadoğu tarih boyunca hep kaosun var olduğu bir bölge oldu. 
 'Gizli Hedef' sonrasında daha gelişmiş versiyonuyla 'Risk' oyununu bilmeyenimiz yoktur sanırım. Yine de bilmeyenler için özet geçiyim. Monopoly gibi bir masaüstü oyunudur. Dünya haritası belirli parçalara ayrılmıştır. Oyun başında tüm oyuncular görev kartlarından kendi gizli hedeflerini belirlerler. Örneğin Amerika kıtasını ele geçirmek, Afrika
 kıtasını ele geçirmek, vs. gibi ve bu hedeflerini gerçekleştirmek adına zar atarak belirli stratejiler dahilinde hedeflerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Hedefini ilk gerçekleştiren oyunu kazanır. Oyun derken aslında kendi savaşını kazanmış olur. Oynaması oldukça zevkli, taktik gerektiren, işin içinde zar olduğu için şansınızın da yaver gitmesi gereken çocukken en sık oynadığımız oyunların başında gelirdi kuzenlerimle birlikte. İnanmayacaksınız belki ama o zaman bile en çok çatışma harita üzerindeki Ortadoğu bölgesinde gerçekleşmekteydi. Ortadoğuyu tüm oyun boyunca elinde tutmak çok zordu çünkü sürekli saldırılan bir bölgeydi, işgal ettiğin zaman da en çok askerini o bölgeye kaydırman gerekiyordu hem hedefini gerçekleştirmek için işgal ettiğin yerlere yenisini eklemek hem de işgal ettiklerini kaybetmemek için. Yani Ortadoğunun önemini daha çok küçük yaşlardayken idrak etmiş bulunmaktaydık.
Zengin maden kaynaklarına sahip, tüm semavi dinler için oldukça önemli yani tüm dünyaca hem maddi hem manevi değeri yüksek olan bir bölge Ortadoğu.
Bu son karışıklıklar sizlere de Ortadoğu ile ilgili bildiğimiz kıyamet alametlerini hatırlatmadı mı?
Ahir zamanda olduğumuzun bilincindeyiz... Tam olarak bilincindeyiz diyemeyiz de aslında biliyoruz ama çaktırmıyoruz mu demeliyim, biliyoruz da bilmemezlikten geliyoruz mu demeliyim, ne desem bilemedim. Nefis işte boş durmuyor... Şeytana bile pabucunu ters giydiriyordur belki de.
Acaba bu olaylar Hz. Mehdi'nin gelişinin daha da yaklaşmış olmasının bir belirtisi olabilir mi? Eğer öyleyse benim bu kadar heyecanlanmam, Hz. Mehdi'yi ve sonrasında gelecek olan Hz.İsa'yı görebilme ihtimalimi düşünüp, İslamın yeniden şahlanışına tanık olabilmeyi ümit edip mutlu olmam normal değil mi?
Öyle hassas bir konu ki benim gibi bu konuda ehil olmayan biri için yorum yapması bile sıkıntılı, yanlış birşey söylemekten çekiniyor insan ki çekinsin de zaten ağzı olan konuşmasın lütfen ama tepkisiz de kalınmasın. Allah yardımcımız olsun, dua ile...
O zaman ne diyelim Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler ....

16 Şubat 2011 Çarşamba

Windows Mobile 6.1 & SMS

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir windows mobile yüklü telefonum varmış. Teknoloji Windows Phone çıkarmaya devam ederken, benim gibi windows mobile 6 kullanmaya devam edenler varmış.

Telefon çok tükettiğimiz bir alet. Gençlerin büyük bir kısmı her model, marka telefon kullanmıştır, kullanmaktadır. Ben pek telefon meraklısı değilim. Elime Live@Edu yarışması sonucu geçen Windows Mobile 6.1 yüklü telefonu da işletim sistemi özelliklerine yaraşır bir şekilde kullanamıyorum.

İlk olarak telefonun Windows olmasından dolayı fark edemediğim bi şey vardı. Telefona program yükleme gerekliliği. PDF dosyaları açamayınca fark ettim.
Neyse bir süre önce telefondaki SMS’leri nasıl kaydetip uzun bir süre saklayacağımı ya da bilgisayara kopyalacağımı merak ettim.
Bunun için ücretli programlar var. Ve birçoklarımıza göre ne yazık ki cracklarını bulmak gerçekten eziyet bi işlem.
Birgün ders çalışmamak için internet çöplüğünde ararken rastladım. Hikaye kısmını geçelim artık.

SMS EXPORT

SMSExport.com adresinden telefonunuza uygun yazılımı indirip kurabileceğiniz ücretsiz bir yazılım.
SMS’lerinini bilgisayarınıza kopyalayabilir ya da yedekleyebilirsiniz.

Smartphone ( Dokunmatik ekran olmayan telefonlar için) indirme linki : http://www.smsexport.com/Setup_SP.cab
PDA (Dokunmatik ekran Telefonlar için) indirme linki : http://www.smsexport.com/Setup_PDA.cab

Programı indirip telefonunuza kopyaladıktan sonra, programı telefonunuza kuruyorsunuz.
Uygulamayı çalıştırdığınızda; aşağıdaki gibi bir program arayüzü çıkacaktır.


11 Şubat 2011 Cuma

PAZARTESİ SENDROMUNDAN KAÇIŞ ;)

Siz de benim gibi pazartesileri hiç gelmesin isteyip cumaları dört gözle çekenlerden misiniz? Dün aldığım bir mail sayesinde pazartesilere hiç bakmadığım bir açıdan bakma olanağı buldum. (: Sizlerle de paylaşmak istedim.
photo
SENDROMA KURBAN GİDEN PAZARTESİ

Peygamberimiz'in (sas) hayatındaki birçok güzel olay bu günde yaşanmıştır. Halk diliyle günahını aldığımız pazartesi, İslâm'da birçok gelişmeyle kaderdenktir.
photo
Dr. Mehmet Malkoç'un yazısı
Günümüzde birey, sanayileşme ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi karşısında zamanla yarışa koyularak manadan soyutlanmış mekanik bir varlığa dönüşmüştür. Bu amansız yarışta insanın kendi varlığını ispatlayabilmesi ve kendini tatmin etmesi için üretken değil, tüketen bir varlık olması sürekli empoze edilmektedir. Böylece insan daha fazla tüketmek için daha fazla çalışmakta ve kendini sonu gelmeyen kısır bir döngüden kurtaramamaktadır. Bu hayat tarzı birçok maddi ve manevi problemin yanında
 'pazartesi sendromu' olarak da isimlendirilen zamana karşı kötümser bir yaklaşımın da doğmasına neden olmuştur. Pazartesi, amansız bir çalışma maratonunu hatırlattığı ve başlattığı için istenmeyen bir zaman dilimi halini almıştır.
Bizim dünyamızda ise zaman kıymetini; mekân kutsiyetini, Yaradan'ın ve O'nun elçisinin bunlara verdiği önemin yanında ulviyet boyutlu, insanlığın kaderini derinden etkileyen olayların kendilerinde gerçekleşmesiyle kazanır. Evrende her nesne Allah'ın bir sanatıdır ve bizler, yaratılanın Yaradan'dan ötürü hoş görüldüğü bir medeniyetin çocuklarıyız. Bu açıdan varlık, bizim için hikmet ve hayır yumağı olarak karşımızda bütün ihtişamıyla endam eder. Buna karşın toplumumuzda bazı canlı ve varlıkların uğursuzluk getirdiğine dair inançlar da vardır. Allah'ın insanlar için tayin ettiği zaman dilimlerinden bir parça olan pazartesi de bu anlayıştan hissesini almıştır. Burada birey, işyerindeki sorunlara ve çalışmaya karşı olan tepkisini zamana yansıtır.
Kur'ân-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in sözlerinde çalışma ve kazancı alın teriyle elde etme önemle vurgulanmıştır. Pazartesiye, ailemize helal lokma götürmenin ve üreten bir insan olmanın ilk günü olarak bakabiliriz. Bunun yanında Peygamberimiz'in hayatında önemli gelişmeler ve birçok güzel olay pazartesi gününde olduğundan bizim için pazartesi, hangi hayırları ve güzellikleri getireceği daha pazar gününden beklenen bir gün olabilir. Halk diliyle günahını aldığımız pazartesi, İslâm'da birçok gelişmeyle kaderdenktir.
Pazartesinin faziletleri ve getirdiği güzellikler
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sas) bu günde dünyayı şereflendirmiştir. Hz. Peygamber (sas) bu konuda, "Bugün benim doğduğum ve peygamber olarak gönderildiğim -yahut bana vahiy indirildiği- gündür." buyurmuştur. (Müslim, Sıyâm) Hz. Peygamber'in, risâlet öncesi Hace- ru'l-Esved'in yerine konulmasındaki problemi çözerek muhtemel çatışmayı önlediği gün pazartesidir. (Muhammed Hamidullah, Hicri Takvim ve Tarihi Arka Plan, UÜİFD, IX; Mehmet Apaydın, Rasûlullah'ın Günlüğü) Pazartesi, bizim de problemleri çözeceğimiz ve hayır elçisi olacağımız bir zaman dilimi şeklinde kabul edilebilir.
Hz. Peygamber'e ilk vahyin indirildiği ve risâlet vazifesinin verildiği gün pazartesidir. Hz. Peygamber (sas), "Kur'ân-ı Kerim bana pazartesi gününde indirildi." buyurmuştur. (Tirmizi, Menâkıb) Biz de pazartesiye, alacağımız sorumlulukların gereğini hatırlatan hayırhah bir dost olarak bakabiliriz.
Hz. Peygamber'in (sas) irtihali pazartesi günüdür. (Buharî, Ezan) Pazartesi, Efendiler Efendisi'ne göndereceğimiz bir duanın veya sevabını hediye edeceğimiz Kur'ân'ın okunacağı bir zaman olamaz mı?
Pazartesi, yolculuk, ticaret ve rızık günüdür. Zira Allah Resulü (sas), "Pazartesi yolculuk ve ticaret günüdür." "Ey Allah'ın Resulü, bu nasıl olur?" dediler. Buna cevaben "Çünkü o gün Şuayb Aleyhisselam, ticaret yapmak ve rızık kazanmak için yolculuk yapmıştır." buyurdu. (İbn Mace) Böylece pazartesi, bizim için işe koyularak sünnete uymanın sevabını ve hayrını ummanın bir anı olamaz mı?
Pazartesi, kulların bağışlanma günüdür. Hz. Peygamber (sas), "Cennet kapıları, pazartesi ve perşembe günleri açılır. Ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan her kula (günahları) mağfiret edilir. Yalnız din kardeşi ile aralarında düşmanlık bulunan kimse müstesna! (Onlar hakkında) 'Şu iki kişiye barışıncaya kadar mühlet verin!' denilir." (Müslim, Birr ve Sıla) buyurmuştur.
Amellerin arz günüdür. Allah Resulü (sas), "Ameller her pazartesi ve perşembe günleri Allah'a arz olunur. (Müslim, Birr ve Sıla) Amellerin arz günü hayırlı karşılığın alınacağı bir gün olması dilenebilir.
Pazartesi, Allah'ın dünyanın yaratılışında ağaçları yarattığı gündür. Pazartesi, aldığımız her nefeste payları olan yeşillikleri hatırlayıp Yaradan'a yeniden şükredeceğimiz bir pazartesi niye olmasın?

Pazartesi oruç günüdür. Hz. Âişe (r.anha), şöyle demiştir: "Rasû- lullah (sas), pazartesi ve perşembe oruçlarını dört gözle beklerdi." (Tirmizi, Savm) Efendimiz, başka bir sözlerinde, "İnsanların amelleri pazartesi ve perşembe günleri Allah'a arz olunur. Bu yüzden ben amelimin oruçlu olarak Allah'a arz olunmasını severim." (Tirmizi, savm) buyurmuştur.