27 Ocak 2011 Perşembe

IQ Testleri Ne Kadar Gerçek?

Ne zamandır IQ testleri üzerine bi yazı yazmak istiyordum, araştırma yaparken ilgili yazıyla karşılaştım ve çok beğendim. Dolayısıyla kendi yazımdan önce sizlerle paylaşmak istedim. (:

kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25171101/

SAYI HAYATI BELİRLER Mİ?

Zekâ ve şu meşhur zekâ puanının (IQ: intelligence quotient) bir insanın hayatta başarılı olup olmayacağını belirleyebileceğini kabullenmek doğru mu? Anlamı, içeriği ve sınırları son derece belirsiz olan zekâyı, yine güvenirliği ve geçerliliği belirsiz testlerle ölçüp, çan eğrisinin bir ucunda kalanları “başarısız olacak özürlüler” diye etiketlemenin bilim mi yoksa örtülü ayrımcılık mı olduğu tartışmalı.
Sayılar insanın hayatını belirleyebilir mi? Peki insanın hayatında ya da kariyerinde ilişki becerisi, duygusal esneklik, motivasyon, hele yaratıcılık gibi zekâ testleriyle ölçül(e)meyen etkenlerin hiç önemi yok mu? Bir insan herhangi bir konuda doğuştan yetenekli, becerikli ama başka bir alanda çok beceriksiz olabilir. Bu durumda bu kişinin genel ve tanımlayıcı, çoğu zaman kaderini belirleyen zekâ puanından söz etmek
 anlamlı mı?
Mesele zekâ ve zekânın ölçülmesi olunca, gördüğünüz gibi yanıtlardan çok sorular var. Bugün hâlâ kullanılan, eğitim planlamasından istihdama, insanların geleceğini belirleyen IQ testleri, geliştirildiklerinden bu yana tartışılıyor.
Tartışmaların iki temel ekseni var. Öncelikle, puanla ölçülebilecek, evrensel geçerlilikte bir zekâ kavramı artık kabul edilmiyor. Zekânın çok sayıda bileşeni var, dahası hayatta başarılı olmak için ortalama ya da ortalamanın üzerinde bir zekâya sahip olmak zorunlu değil. Zihinsel beceri ve yeteneklerin tümünü tek başına zekâyla açıklamak da mümkün değil. Bu nedenle zekâ testlerinin bir insanın eğitimi, işi, geleceği üzerine verilecek kararlarda tek başına ölçüt olması kabul edilmiyor.
Ayrıca zekâ puanı, çan eğrisi gibi değişkenlerin ırkçı potansiyelleri açık bir şekilde eleştiriliyor. Bu örtülü ırkçılığın en önemli kanıtı zekânın ilk insanın evrimleştiği Afrika’dan uzaklaştıkça arttığı yönündeki görüşler. Bu iddiayı besleyen, batının doğuya, kuzeyin güneye göre daha zeki olduğu söylemiş. Bu görüşler geçmişte beyazların siyahlardan, erkeklerin kadınlardan daha zeki olduğu şeklindeydi. İddia sahipleri, insanın Afrika’dan uzaklaştıkça karşılaştığı yeni koşullarda yaşama çabasının, sorunları çözme becerisini arttırdığını, bu gelişimin binlerce yıl sürerek beynin evrimini hızlandırdığını düşünüyor. Bu görüşün batının doğuyu, kuzeyin güneyi, beyazın siyahı, erkeğin kadını sömürmesinin bahanesi olduğunu görmek için “zeki olmak” gerekmiyor.  
Bugün başta Wechsler Zekâ Testi olmak üzere tüm “bilimsel” zekâ testlerinin zihinsel becerilerin genel bir bileşenini kabaca ölçtüğü kabul ediliyor. G harfiyle gösterilen bu genel bileşen, akıl yürütebilme ve yeni bir problemi çözme becerisi olarak görülüyor. G’nin tam olarak ölçülmesinin mümkün olmadığına inanılıyor. IQ puanının G’yi yaklaşık olarak gösterdiği kabul ediliyor.
IQ testleri farklı kültürlere uyarlanıyor ama bu uyarlamanın geçerliliği kimi zaman ironik tartışmalara neden oluyor. 1980 öncesi Türkiye’de uygulanan zekâ testlerinden birinde “yolda üzerinde adres yazılı bir paket bulsanız ne yaparsınız?” şeklinde bir soru vardı. Katılımcıların çoğu IQ puanlarını yükseltecek olan “paketi postaya veririm ya da adrese ulaştırırım” demek yerine, “pakete dokunmadan yanından uzaklaşırım” yanıtını veriyordu. Bombalı paketler yüzünden insanların öldüğü bir dönemde, bu  soruya “akıllıca” yanıt vermek IQ puanını düşürüyordu. Dünyada ve Türkiye’de kullanılan zekâ testlerindeki sorular en az 30 yıllık ve güncellenmiyor. Hızla değişen dünyada, çocuk ve erişkinlerin gündelik hayatta karşılaştıkları çoğu sorunla ilgili değerlendirme yok. Çocuklara verilen resim tamamlama bölümünde hâlâ çevirmeli telefon resmi kullanılıyor ve çocuğun zeki olarak değerlendirilebilmesi için ahizeyi telefona bağlayan kablonun olmadığını fark etmesi gerekiyor. Oysa 8-10 yaşındaki çoğu çocuk kablolu telefon görmemiş olabilir.
Zekâ testlerine yönelik bu eleştirel değerlendirmeleri göz önünde bulundurmak gerekli. Öte yandan zekâ ölçümlerine tümüyle karşı çıkmak da doğru değil. Bütün eksikliklerine karşın zekâ testleri genel bilgi, yargılama, aritmetik beceri, sözcük dağarcığı gibi bileşenler hakkında kaba da olsa fikir verebiliyor. Çünkü hikâyeleri farklı olsa da, zekâ sorunları nedeniyle ortalama koşullarda hayatlarını idame ettirmeleri mümkün olmayan insanlar var. Nüfusun yüzde 1-2’sinin standart eğitim ortamlarında sıkıntı yaratacak, hayatlarını zorlaştıracak denli zekâ sorunları yaşadığını biliyoruz. Geçmişte bu insanlar gerizekâlı ya da düşük zekâlı olarak adlandırılıyordu. Bu terimlerin taşıdığı ötekileştirici, damgalayıcı, dışlayıcı anlamlar yüzünden günümüz psikiyatrisinde zihinsel yeti yitimi kavramı kullanılmaya başlandı. Zihinsel yeti yitiminin çeşitli nedenleri var. En sık görülen neden genetik anormallikler. Bu anormallikler bazen kendiliğinden, bazen de gebelikte çeşitli zehirlere maruz kalınmasıyla ortaya çıkabiliyor. Diğer neden, gebelik süresince annenin, doğumdan sonra ve erken çocukluk döneminde kişinin kötü beslenmesi. Evet, açlık bebeklerin zihinsel gelişimini olumsuz etkiliyor.
Bu etkenlerin en aza indirilmesi insanların insanca yaşama ve beslenme koşullarına sahip olma hakkını savunmaktan geçiyor. Zihinsel yeti yitimi olan insanlar için de pozitif ayrımcılık yapmak şart. Onları hayatın vahşi koşullarında tek başına bırakmak yerine çeşitli ayrıcalıklar, özel eğitim koşulları, devlet koruması, aile desteği gibi uygulamalarla korumamız gerekiyor.
Prof. Dr. Selçuk CANDANSAYAR
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı


kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25171101/

9 Ocak 2011 Pazar

Facebook 15 Mart’ta kapatılıyor “mu”?

İnternet dünyası bir çöplüktür. Bilişimciler bunu çok iyi bilirler. Gezip dolaşırken (sörf yaparken) neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek lazım ve güvenilir kaynaklara  bakmak lazım.

Bugün Facebook’ta yapılan paylaşımlardan birisi bu haberdi.

FaceBook-Sahibihttp://weeklyworldnews.com/headlines/27321/facebook-will-end-on-march-15th/

http://www.m-gen.biz/detay.asp?id=1363

Haberi okudum. Gerçekten komikti ama aklımda bir çok soru geçti, ve sonrası;

Aynı paylaşımları Facebook da bende yaptım.

Kimse inanmıyor tabi, bunun sebepleri;
  1. Bu kadar üyesi olan ve bir problem olmayan bir site nasıl kapatılır? (temel bilgisayar okuryazarı)
  2. Bu kadar büyük maddiyatı olan bir site neden kapatılsın? (maddi sebepler)
  3. Böyle bir altyapıya sahip ve teknolojik açıdan her gün gelişen bir sitenin kodlarını çöpe atmayı hiç bir developer kaldıramaz. (Bilişimci gözünden)

Haberi yöneticisi olduğum bir Facebook Sayfasında (BÖTE ile ilgili bir sayfa)yayınladım, üyeler “böyle yalan haberleri neden yayınlıyorsunuz”, “nasıl bir yöneticilik bu”, “şaka mı bu”, vb. şeyler söylediler ve bağlantı kaldırıldı. Burada Ölçmek istediğim 2 şey vardı.

  1. Asıl bilişimciler hemen habere inanıyor mu?
  2. İnsanların tepkisi böyle bir durumda ne olurdu?

Aldığım sonuçlar;

  1. İnsanlar araştırmadan böyle bir haberin yalan olacağını adı gibi bildiği için   – Facebook’a bu kadar güvendiği için- direk yalan haber dediler.
  2. Bir kez daha altın harflerle anladım ki araştırmaya meyilli değiliz.
  3. Bir grup-sayfa-site yöneticilerini hemen olumsuz eleştirmeye açığız.

Ben nereden anladım bu haber doğru değil;

  1. İnternette bir yazı okuduysak hemen doğruluğuna inanmamalıyız, bir kaç sitede dolaşmamız lazım.
  2. Birkaç site dolaştık hep tek bir internet sitesi kaynak gösteriliyordu.
  3. Bir kaç site dolaştık hep aynı yazı(kopyala-yapıştır) ( copy-paste) yöntemi kullanılmıştı.
  4. Okuduğum güvenilir internet haber sitelerinde böyle bir haber yayınlanmamıştı. (örneğin: Mashable)

Tut ki Facebook kapatıldı ne olur?

  1. Büyük olay olurfacebook_by_deadly_wanderer-d34nwey
  2. Alternatifleri açılır.
  3. Geri açılması için kampanyalar düzenlenir.
  4. X Milyon Türk kullanıcısı ne yapacağını şaşırır.
  5. Frienfeed ya da Twitter yeni gözdemiz olur ama Facebook’u aratır.
  6. upss Friendfeed de Facebook’un du değil mi? O da kapanırsa? Gülümseme
  7. Sosyal iletişimimiz azalır.
  8. Oyun oynayamayız.
  9. Çiftçi olamayız.
  10. Apartmanlarımız, sitelerimiz, gökdelenlerimiz olmaz.
  11. Facebook’u özleriz.
  12. Adına şarkılar yazıp çekilmiş filmleri izleyemeyiz.
  13. Veliler biraz olsun rahatlar.
  14. Dedikoduları öğrenemeyiz. Dil çıkaran gülümseme (Kim nereye gitmiş, hangi fotoğrafları paylaşmış, vb…)
  15. Ders çalışmamak için bahane kalmaz.

Facebook neden kapatılmaz? (Milyonlarca üyesi olması dışında)

  1. Apple & Microsoft neden hala ayaktaysa ondan.
  2. Google da hala yaşıyor değil mi?
  3. Bir çok yeni sosyal ağ açılıyor, en büyüğü tahtı boş bırakırsa ne olacak?
  4. Bir çok site üyeliğimizi Facebook ile bağlayarak yapmıştık. Kapanırsa ne olacak?
  5. Kapatılmaz en fazla satılır.
  6. Altyapısına yazık.
  7. Bu yazının üstüne Facebook kapatılırsa Sosyal ağlar adına tüm bildiklerimi unuturum.

İşte bir haberden yola çıkarak bir süre içinde aklımdan geçen onlarca şey buydu. Facebook’ta bununla ilgili bir çok bağlantı paylaştım. Konu üzerinde gülmek için.

http://www.google.com/search?sourceid=chrome&ie=UTF-8&q=FACEBOOK+WILL+END+ON+MARCH+15th

http://www.facebook.com/pages/We-dont-like-that-FB-will-end-this-March-15/117394598333046

http://www.worldnewsinsight.com/will-facebook-end-on-march-15th/3705/

Facebook_by_Soshi_Hearthttp://www.m-gen.biz/detay.asp?id=1363

http://weeklyworldnews.com/headlines/27321/facebook-will-end-on-march-15th/

Aktif Sosyal Ağlar kullanıcısı olarak en temel olarak akla ilk gelenler bunlar. Bunlara eklenebilecek, Facebook uygulamaları,yenilikleri, Zynga gibi bir çok şey daha var.